Atatürk ve Galatasaray

CUMHURBAŞKANI MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ZİYARETLERİ

Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, 18 Kasım 1930 Salı günü, Ankara’dan trenle çıktığı yurt gezisinde Kayseri, Sivas, Amasya, Havsa, Bafra, Samsun’a uğradıktan sonra, buradan vapurla Trabzon’a gitti. Ardından vapurla İstanbul’a geldi ve Dolmabahçe Sarayı’na yerleşti. 2 Aralık 1930 Salı günü saat 14.00’de Serencebey yolunu izleyerek önce Yıldız’daki Harp Akademisi’ni ziyaret edip, akademi müdürü Basri Paşa ve yöneticilerden bilgi aldı. Ardından o civarda bulunan, Mekteb-i Mülkiye’ye de gitti.

Ziyaretlerine otomobille gittiği Harbiye’deki Harp Okulu’yla devam eden Atatürk, burada gördüklerinden memnun kalmayarak “Mektep, ben burada talebe olduğumdan farksızdır. Bu bina, artık bugün bir mektep olmaktan çıkmıştır. Hatta, cumhuriyet ordusu için bir kışla dahi olamaz. Bir an evvel, ordunun yarınki zabitlerini buradan çıkarmak lazımdır” dedi.

Devletin o zamanki resmi yayın organı olan, Ayın Tarihi Mecmuası’nın cilt 23-24, sayı 79-81, 6630-6631 sayfalarında bu ziyaretler hakkında etraflı bilgi verilirken, aynı gün yaptığı Galatasaray Lisesi ziyaretinden de bahsediliyor. Cumhurbaşkanının Galatasaray Lisesi ziyareti sırasında, yanında Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Cumhurbaşkanlığı eski genel sekreteri Ruşen Eşref Ünaydın, Gaziantep Milletvekili Ali Kılıç, Kütahya Milletvekili (eski Bayındırlık Bakanı) Recep Peker de vardı. O sırada Galatasaray Lisesi Müdürlüğü yapmakta olan Fethi İsfendiyaroğlu, Cumhurbaşkanı’nın ziyareti hakkında Milli Eğitim Bakanı’na 8 Aralık 1930 tarihli raporla ekteki bilgileri gönderdi.

Bu ziyaretin son bölümünde Gazi Mustafa Kemal Galatasaray Spor Kulübü kurucusu ve 1 numaralı üyesi Ali Sami Yen’in kurduğu lise ile kulübün ortak müzesini de gezdi. Gezisi sırasında liseyi yıllarca önce bitirmiş olan eski genel sekreteri, büyükelçi Ruşen Eşref Ünaydın’dan armağan ve kupalar hakkında bilgi alırken, 1928 yılında Taksim alanındaki Cumhuriyet Anıtı’nın heykeltıraşı Pietro Canonica’ya yaptırılmış olan bronz büstünü de gördü.

Fenerbahçe’yi yenerek kazanılan Gazi Büstü’nü görünce şeref defterini imzaladı ve Ruşen Eşref Ünaydın’a “Bu kıymetli müzeye fotoğrafım lazım, imzalayıp vereyim” dedi. On iki gün sonra yaveri aracılığı ile gönderdiği iki fotoğrafının üzerine okul ve kulüp gözetmeksizin “Galatasaray’a” diye imzalamıştı.

1915-16 yıllarında Atatürk’ün Galatasaray’a aşinalığı çok daha öncelere dayanıyordu. Tevfik Fikret’in perestişkarı (taparcasına seveni) olduğunu kendi el yazısıyla belirtmişti. 1915-16 yıllarında Osmanlı Güç Dernekleri, İzci Dernekleri Müfettiş-i Umumisi Miralay Mustafa Kemal, 1914 yılında Türkiye’de ilk kurulan Galatasaray keşşaflarının (izci) amiri olmuş, 1923’de cumhuriyetin ilanında oymak beyi Adnan Ahıska, keşşaflarla birlikte Atatürk’ün huzuruna kabul edilmişti.

Fethi İsmail’in (İsfendiyaroğlu) 8 Aralık 1930 tarihli Atatürk’ün Galatasaray Lisesi’ni ziyaretine dair raporu:
Reisicumhur hazretleri 2 Aralık Salı günü saat ikiyi kırk geçe mektebimizi teşrif buyurdular. Maiyet-i devletlerinde dahiliye vekili beyefendi ile birçok mebus beyefendiler bulunuyordu. Evvela yedinci sınıfın Türkçe dersine girdiler. Muallim Bey imlâ yazdırıyordu. Derse devam edilmesini emrettiler. Sıralar arasında dolaşarak talebe efendilerin yazılarını tetkik buyurdular ve iyi yazdıklarını söylediler. Bilâhare altıncı sınıfın Resim dersine girdiler ve aynı surette resimleri ve modelleri tetkik buyurdular. Sekizinci sınıfın da Vatanî Malûmat dersinin tahrirî yoklama imtihanında hazır bulunup talebenin evrakını tetkik buyurdular. Bilâhare Ticaret ve Bankacılık kısmı son sınıfını ziyaret buyurdular. Bu kısım hakkında emrettikleri izahat kendilerine arz olundu. Bu sınıfta talebe efendilerin kitap ve defterlerini muayene ve tetkik buyurdular. Ticaret kısmından sonra 9’uncu sınıfın Riyaziye dersinde hazır bulunarak Cebir dersine kalkmış olan bir talebeyi dinlediler. Derslerden sonra mektebin her tarafını gezdiler. Kimya ve fizik laboratuvarlarında, ulûmu tabiiye ve fizik dershanelerinde, müzelerde ve bilhassa konferans salonunda gezdiler. Buralarda talebenin istifadesi hakkında emir buyurdukları birçok malûmat kendilerine arz olundu. Bilâhare mektebin kütüphanesini gezdiler ve hatıra defterini imzaları ile tezyin buyurdular. Şükrü Kaya beyefendiyle sabık Nafia Vekili Recep beyefendiye “Galatasaray Lisesi’nin yemekhane ve yatakhaneleri ile Harbiye Mektebi’nin yemekhane ve yatakhanelerinin mukayese edilmesi lazımdır” buyurdular. Sonra bendenize “Daireniz uzak mı? Artık oraya gidelim” emrini verdiler. Gazi hazretleri müdüriyet odasında da 15 dakika kadar istirahat buyurdular ve bendenize yerime oturmak emrini verdikten sonra birçok sualler sordular: Bu suallerin mevzularını ve bunlara verilen cevapların mahiyetini bervechizir aynen arzediyorum. Mektebin tarihçesi, bina vaziyetimiz, adliye ve karakoldan aldığımız binalar, Ortaköy şubemiz, her sene artan talebe yekûnu, bu kadar kalabalık bir talebeyi nasıl idare etmekte olduğumuz, talebe sandığı, talebe akademisi, spor ve izcilik teşkilatı gibi mektep dahilinde vücuda getirilen talebe teşekkülleri. Tedrisat sistemimizin hususiyeti, millî mahzuru olmayan mevaddı dersiyenin ecnebi lisanından öğretilmesindeki fevait: Liseden çıktıktan sonra doktorluk, kimyagerlik, mühendis veya mimarlık, avukatlık, ticaret, ziraat, bankacılık gibi gençleri bir takım serbest mesalike ihzar eden âli tahsil devresinde ecnebi lisanının çok ehemmiyetli bir rol oynayacağı gibi hayatta bu mesleklere sahip olan kimselerin iktidar ve ihtisaslarını artırmak için de ecnebi lisanına muhtaç oldukları gibi hususat kendilerine arz ve izah olundu. Bilhassa dinî tedrisat hakkında evvelce ne yapılmakta olduğu, halen de ne yapıldığı, talebe ve veliler tarafından bu hususta bir şikayet vâki olup olmadığı hakkında müteaddit sualler irat buyurdular. Esasen kuruluşu itibariyle de laik bir müess- ese olan mektebimiz hakkında kendilerine emir buyurdukları malumat arz edildi. Maruzatımız üzerine memnuniyetlerini beyan buyurdular. Müdüriyet odasından çıkıldı. Bahçede bir bayram süruru ile coşan talebelerin “Yaşa” avazeleri ve sürekli alkış sadaları içinde mektebin büyük sokak kapısına kadar yayan yürüdüler. Otomobillerine binerken bir kere daha memnuniyetlerini beyan buyurdular. Gerek bizzat reisicumhur hazretleri ve gerek maiyeti devletlerindeki zevat müessesemizi ayrı ayrı takdir buyurmuşlardır. Arz-ı keyfiyet eylerim efendim.

Rakım Ziyaoğlu’nun anlatımına göre bu ziyarette içtiği kahve fincanı hademe Kara Hasan tarafından yıkandığından saklanamadı. Neyse ki, Atatürk Galatasaray Lisesi’ne yine gelecekti ve bu kez fincan telvesiyle birlikte olduğu gibi saklanacaktı.

28 Ocak 1932 Perşembe günü, Atatürk Galatasaray Lisesi’ni ikinci kez ziyaret etti. Önce ortaokul sekizinci sınıfının yurt bilgisi imtihanına girdi. Uzun süre kalmadan bu imtihandan çıkarak konferans salonunda öğrencilerin verdiği müsamereyi izledi.

Cumhurbaşkanı bu ziyareti sırasında Gaziantep milletvekili Cevat Abbas Gürer’in Galatasaray Lisesi’nde okuyan iki oğlu Kemal ile Turgut Gürer’i de yanına çağırıp hatırlarını sordu.

28 Haziran 1933’te Ankara’dan İstanbul’a gelen cumhurbaşkanı, 1 Temmuz 1933 Cumartesi günü Dolmabahçe Sarayı’ndan çıkarak Galatasaray Lisesi’ne üçüncü ziyaretini yaptı. O sırada yapılmakta olan sınavlara katıldı. Bu ziyarete 2 Temmuz 1933 tarihli Vakit ile Cumhuriyet gazeteleri geniş yer ayırdı. Bu ziyaretleri Metin Toker şöyle yorumlamıştır: “Anlaşılıyor ki, kendisi için en önemli dört irfan müessesesini, birbiri arkasına ziyaret etmiştir. Bunlardan ikisi, kendi okuduğu müesseselerdir: Yıldız’daki Harp Akademisi ve Harbiye’deki Mektebi-i Harbiye. Ötekiler o sırada İstanbul’da bulunan Mekteb-i Mülkiye ile Galatasaray Lisesi’dir. Bu, Atatürk’ün Galatasaray Lisesi’ne verdiği önemin tek belirtisi değildir.

Büyük kurtarıcı, daha sonra Galatasaray’ı, bir ikinci, bir üçüncü defa daha ziyaret edecektir. Hiçbir lise Atatürk’ten böyle bir ilgi görmemiştir. Bunun bir sebebi, Galatasaray’ın Türkiye’nin Batı’ya açılan penceresi olmasıdır. Bu karakteri ona, Atatürk’ün gözünde Harp Akademisi, Harp Okulu ve Siyasal Bilgiler Fakültesi düzeyinde bir önem verilmektedir. Türkiye’yi vazgeçilmez tarzda Batı’ya döndüren Gazi hazretlerinin, bu pencereyi gereği gibi değerlendirmemesi beklenemezdi. Nasıl Harp Akademisi, Harbiye ve Mülkiye, sıradan eğitim müesseseleri sayılamazsa, Galatasaray da, sıradan bir lise sayılamaz. O apoletlerini, kendisine bu özelliği veren Büyük Atatürk’ün elinden almıştır.”

Atatürk’ün bu üç ziyareti doğrudan bir eğitim kurumu olarak Galatasaray’aydı. Pek bilinmeyen dördüncü ziyaretini ise 12 Eylül 1934 günü, Afet İnan ve Sabiha Gökçen’le birlikte Türkiye İş Bankası’nın 10. Yıl sergisini gezmek için yaptı. Galatasaraylı Selahattin Refik Sırmalı tarafından tasarlanan sergi için lisenin alt katı tamamen baştan dekore edilmiş ve o dönem büyük yankı uyandırmıştı. Atatürk’ü Galatasaray Lisesi’nde gösteren bu ziyaretle ilgili fotoğraflar Türkiye İş Bankası Müzesi’nde bulunmaktadır.


REFET PAŞA'NIN ZİYARETİ
Refet Paşa*, milli zaferden sonra İstanbul'da büyük coşkunlukla karşılanmış, 30 Ekim 1922 günü de Galatasaray Lisesi’ni ziyaret etmiştir. Konferans salonuna girdiğinde kendisine Harbiye'de öğretmenlik yapmış olan lise hocalarından Mösyö Lambert ile karşılaşıp kucaklaşması ayrıca dokunaklı olmuştur.
Mektep Müdürü Salih Arif Bey’den sonra, Namık Kemal'in oğlu Ekrem Bey, onun ardından da öğrencilerden Ali (Teoman) konuşmalar yapmış, en son kürsüye çıkan Refet Paşa şunları söylemiştir: “Gençler, hürriyet ve istiklal... Bu kelimeler çok güzel kelimelerdir. Bunlar bilimle, aydınlıkla korunur. Biz Fransa'yı çok sevdik, seviyoruz, seveceğiz. Çünkü bu- raya, bizlere, eğitim biliminin aydınlığını getirdiler. Bu aydınlığı yayacak gençler sizsiniz. Yalnız, Fransızlar bizi bir borç altında bıraktılar. Bu borcu ödeyin. Zira Türk'ün gururu borç altında yaşamaya tahammül edemez.”

*Refet (Bele) Paşa (1881-1963), Atatürk’le Samsun’a çıkan ekiptendi ve Kurtuluş Savaşı boyunca birçok görev üstlendikten sonra TBMM’nin saltanat ve hilafetin ayrılarak İstanbul’un yönetimine el konması kararını uygulanmakla görevlendirildi. İstanbul’u işgal kuvvetlerinden teslim aldı (E.N).

Kaynak:
GALATASARAY LİSESİ (MEKTEB-İ SULTANÎ) 1868-1968
Yazanlar (1974): Muhittin SANDIKÇIOĞLU, Ferruhzat TURAÇ, Vefa SEMENDEROĞLU